Anlı
şanlı yüce Türkiye Cumhuriyetinin Bakanları, kimisi de AB liginde ikinci kümede
oynayan bazı devletler tarafından bile sınır dışı edilebiliyorlar şimdilerde
anlaşılan. Ulan bunuda mı getirecektiniz bu ülkenin başına.
BM
de, maalesef terör ve terörist destekleyen, komşu ülkelerde tahribata sebebiyet
veren bir ülke statüsünde işlem gören bir Devletin Bakanları, Vekilleri,
elbette demokratik vecibelerle yaşayan ülkelere, hem de üstüne üstlük parti
siyasetleri bağlamında gösteriler düzenlemek amacıyla giriş yapamazlar. Bu bağlamda
aşağıda yazımın sonuna ilave ettiğim, Hollanda Türkleri Konseyi (HTK) Basın bildirgesini
de dikkatle okumanızı öneriyorum.
Ben
de olsam böyle adamları ülkeme sokmazdım. Şimdi bu gerekçemiz de bizi Nazizm
göbeğine mi yerleştiriyor, haydi canım geçiniz! Oysa böylesi veya benzeri bir
durum, ölüm döşeğinde ki Osmanlı da bile yaşanmamıştı. Bırakın yüce Atatürk
Türkiye’si Cumhuriyet ülkesini ve dönemini.
Bir
de böylelerinin eline 80 milyonun kaderini teslim etmeye kalkıyorlar. Yoksa
Türk milletini tarla beygiri, kaderini de beygirin yularımı sanırlar. Ümmetine
33 yıl kan kusturan Abdülhamit’in bile 10-15 milyonluk bir tebaası vardı topu
topu. Değil bizim gibi 80 milyonluk koca bir Cumhuriyet vatandaşı nüfusu. Ki o
ümmetin bile en az 3/2 si total ümmiydi, Yani okuma yazma bilmeyen takımı. Velhasıl
şimdiki AKP seçmenlerinin çoğunluğu ile özdeş. İşte böyle idrak yoksunu
kafalara da yazık kere yazıklar olsun.
Vatan
Partisinin tertiplediği, diğer parti temsilcilerinin de içinde yar aldığı, Ulusal
Birlik Kurultayında, benzer gerekçeleri irdeleyen sayısız doğrulamalar,
uyarılar, ahde vefa terennümleri, ant nitelikli kararlı tebliğler, folklor ve
marşlı müziksel gösterilerle de, bize ekran başında aslında kim olduğumuzu
hatırlatan ahenkli ve hepimizi yekvücut yapan senkronize saatler geçirdik.
Hanidir ihtiyacımız olan böylesi bir coşkuyu, parti amblemine bakmadan, tüm bize
yaşatanlara teşekkürlerimizi yolluyoruz.
Şimdi
ise ekran karşısında veya meydanlarda taşıma kömürcülerin huzurunda rüzgâra
savurduğunuz külhan taşlamalarından önce, ülkenin BM nezdinde kaybolan
itibarını tekrar ve nasıl yerine oturtabileceğinizi düşünmelisiniz artık
biraderler. Yani acilen vazgeçin bu işlerden. Yerinizde olsam utancımdan sokağa
bile çıkamazdım. Pas tutmuş zırhımla hala sütten çıkmış ak kaşığı, sizler gibi ekşili,
kokmuş çorbaya daldırmaya çalışmak yerine.
Şimdi
şapkalarımızı önümüze koyup, kafamıza uymayanlara protestolar düzmek, tavır
koymak, yaptırım uygulamaya kalkmadan önce, adam gibi akıllı bireyler olup,
nerede yanlış yaptığımızın, neden bu tepkilere maruz kaldığımızın analizini
yapmak zorundayız artık. Kısaca geç de olsa yeniden siyaset öğrenmek zorunda
olduğumuzun da farkına varmalıyız. Ki uluslararası arena da bizi de tekrar adam
yerine koysunlar.
Ya
da bunu yapabilecek adam gibi adamlara, konumlarımızı derhal terk etmeliyiz.
Çünkü sonrasında sokak köpekleri bile gülecektir halimize. Ayrıca böyle işe
yaramaz kellelerin sonu hep kuburda biter. Ve arkasından da her zaman sifon
çekilir işin sonunda. Ne var ki Türk Milleti kubura süpürülmeyi asla hak etmez,
sadece at değiştirir. Esasen kendisini kubura süpürecek güçte yoktur. Ki böyle
olduğunu o köpekler bile çok iyi bilir. Bilmem yeteri kadar açık oldu mu?
Sizin
tramvay demokrasiniz, mesela Almanların çocuk masallarında, mizah başlığı bile
olmaz. Sakın ola kellelerinizi, onların kafalarıyla aynı kefeye koymaya
kalkmayın, yaya kalırsınız. Tartı bile şaşar sonra. Yaklaşık 20 yıllık onlarla
birlikte geçen yaşam sürecimde, iyi öğrenmişimdir de bunu. Hani bir
hatırlatayım istedim garı.
Bakın
ne yapıp yapıp zor da olsa, Atatürk kafalı adamlar bulmaya bakın ve onlara terk
edin yerlerinizi acilen. Ki bizim yurt onların da yurdudur aslında. Bu arada
kadınlara da ‘biz yanıldık, 4-5 çocuk değil; ama önce Atatürk gibi çocuklar
doğurmaya bakın ya da hiç doğurmayın’ mealinde tebligatta bulunmak, giderayak
yapabileceğiniz en akılcı iş de olacak ve her şeye rağmen artı hanenize
yazılacaktır bilesiniz…
§ Hollanda Türkleri Konseyi-HTK
Roterdam. 11. Mart 2017.
Basın Açıklaması
Konu: Türkiye’de 16.
Nisan 2017 de Referandum Oylaması, Buna İlişkin Hollanda ve Türkiye Arasındaki
Gerginlik.
Yüce Türk
Milletinin Evlatları,
Şimdi
refarandum sürecine girmiş bulunmaktayız.
Yüksek Seçim
Kurulunun kendi portalı üzerinden yaptığı duyuruda, 16. Nisan 2017 de
,Türkiyede Anayasa değişikliği ve Başkanlık Sistemi adlı halk oylamasında
(referandum) Yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan vatandaşlarda oy
kullanma hakkına sahiptirler.
Alınan resmi
bilgilere göre 27. Mart-9 Nisan tarihleri arasında, yurt dışında seçmen
kütüğüne kayıtlı 2 milyon 929 bin 389 seçmen 57 ülke, 119 temsilcilik, ve 32
gümrük kapısında oy kullanılacaktır. Hollandada referandumda oy kullanma tarihi
ise, 5.-9. Nisan 2017 arasındaki tarihlerde yetkililer tarafından gösterilen
mahellerde seçmenler oy kullanabileceklerdir.
16.Nisanda
Türkiyedeki Referandum Oylaması Dolayısı İle, Türk Hükümeti ve Hollanda
Arasında Oluşan Gerginlikler ve Sonuçları
Bu yıl, Hollandada15. Marttaki Milletvekilleri genel
seçimleri ve 16. Nisanda Türkiyede referandum oylaması ve yurtdışındaki
seçmeninde referanduma dahil edilmesi dolayısı ile, hem siyasi partiler hemde
devlet yetkilileri düzeyinde, kendi seçmen tabanlarına yönelik olarak bir birlerine
karşı demeçler verme ve Hollandada yetkililer Hollandada Türkiyede ki
referandumla ilgili oy kullanacaklarlada iliğili olarak, Türk Hükümet
yetkililerinin ve Cumhurbaşkanının , Hollandada Evet oyları çerçevesinde,
propaganda çalışmaları, açık ve kapalı toplantılar yapamayacakları kararı
almıştır. Bunun karşılığında ise Türkiyedeki Hükümet Yetkilileri ve
Cumhurbaşkanı Avrupa Ülkelerinde ve Hollandada kendi görüşleri olan evet oyu
doğrultusunda propaganda yapacaklarını ve toplantılar düzenliyeceklerini beyan
etmişlerdir. Bu gerginlikten sonra, bugün Türkiye Dışişleri Bakannin uçağının
Hollanda havalanına inemeyeceği ve izin verilmeyeceği Hollanda Dışişleri
tarafından resmen açıklanmıştır.
Burada
irdelenmesi gereken çok boyutlu bir durum vardır.
Türk yetkililer ve siyasiler;
1) T.C.
Dışişleri Bakanı olarak, seçim kampanyası ve devletin olanaklarını kullanması
yasal değildir. Seçim yasalarının ihlalidir. T.C. Dışişleri Bakanı uluslararası
ilişkilerde en yüksek diplomatik yöneticidir. Sadece Dışişleri Bakanları
seviyesindeki ilişkilere bakar. Dışişleri Bakanı olarak seçim çalışması
yapamaz.
2) Sayın
Dışleri Bakanı, Bakanlık şapkasını çıkarıp, aynı başka ülkelerin siyasileri
gibi, başka bir ülkeye siyasi partisi ve milletvekili olarak gidebilir. Bu
çalışmalarını, siyasi partisinin kasasından yada kendi cebinden finanse ederek
yapabilir. Buna kimsenin itiraz etmemesi gerekir.
3) T.C.
Yetkilileri, Hollandadaki Türk toplumunun kısa ve uzun vadede aleyhine olacak,
Hollandaya ve Hollandalılara karşı çirkin söylemlerden kaçınmalıdır. Uluslarası
ilişkiler ve AB ile ilişkileride kötü yönde etkileyecek söylem ve eylemlerden
kaçınmalı ve ilişkileri gerginleştirmeyi durdurmalıdır. Gerginlikten medet
umarak ve romantik milliyetçilik yaparak, Hollandadaki ve Avrupadaki ve diğer
yerlerdeki türk toplumunun oylarını evet yönünde kullanıp referandumda ki oy
kullanaların oyunu evet çıkartma kurnazlığı ve stratejisi izleyen oy avcılığı
yöntemlerini bırakmalıdır. Hollandadaki Türk Toplumunu bu gerginliğin bir
parçası yapmamalı ve söylemlerinde Hollanda Türk Toplumunu bu gerginlikten uzak
tutmalıdır.
Hollandalı yetkililer ve siyasiler;
1)
Hollandadaki siyasilerde dahil, 15 . Mart genel seçimleri ile ilgili olarak,
Türk yetkililerin gerginleştirme politikasının aynısını kendileride
yapmamalıdır. Gerginlikten yararlanılarak oy avcılığı yapmamalıdır.
2) Hollanda
Hükümeti ve siyasi partileri, Türkiye Cumhurbaşkanı ve ekibinin Hollanda ile
ilgili sözlerini, seçim malzemesi haline getirerek, Holandanında ayrılmaz bir
parçası olan Hollanda Türk Toplumunu rencide edici ve hassasiyetlerini
asşağılayıcı eylem ve söylemlerden kaçınmalıdır.
3) Hollanda
Türkiyeye sadece Cumhurbaşkanı ve ekibi olarak bakmamalı ve uzun vadeli
düşünerek, uluslararası anlamda hem şimdi hemde ileriye dönük olarak iyi
ilişkileri zedeleyici açıklama ve söylemlerdende kaçınmalıdır. Çünkü ikili
Devlet ilişkilerinin zarar görmesi Hollanda içinde çok büyük zararlarıda
arkasından getirecektir. Bu durumdan kaçınılmalıdır. Bundan sonra Hollanda
gerginliği düşürücü bir yol izlemelidir. Hollandadaki Türk Toplumunu bu
gerginliğin bir parçası yapmamalı ve söylemlerinde Hollanda Türk Toplumunu bu
gerginlikten uzak tutmalıdır.
4) Hollanda
Türkiyeye ilişkin olan referandum boyunca, Türkiyenin Hükümeti ve Cumhurbaşkanı
düzeyinde olmayan ve Türkiyeden gelecek siyasilere, toplantı yapma ve
fikirlerini ifade etme özgürlüğünü kısıtlamamaldir. Çünkü bu bir evrensel
haktır. Bu Hollandalı siyasiler içinde yurtdışındaki ziyaretlerinde yaptığı bir
gerçekliktir. Bu olanağı karşılıklı olarak geliştirmeli ve bu olanağa zarar
vermemelidir.
Özellikle,
T.C. den Maaşlı Yurdışındaki Her Türlü Personel, bu süreç içersinde
davranışlarına çok dikkat etmelidir. Daha önce yaşanılan çeşitli şaibeli durumlardan
uzak durmalıdırlar. T.C. ne vatandaşına, milletine ve devletine eşit ilişkiler
kurarak bağlılıklarını yerine getirmelidirler.
Yurtdışındaki
Devlet Personeli, kiraldan fazla kiralci ve işgüzar olmaktan uzak durmalı ve
herkese eşit mesafede hareket etmelidirler. Biz maaşlı/resmi personelin Siyasi
iktidar yetkililerinin yurtdışı seçim gezilerine ve toplantılarına
katılmalarını kesinlikle tarafsız kalınması açısından tasvip etmiyoruz. Ve
tarafsızlık açısından anayasal bir suç olarak görüyoruz.
Yurtdışındaki
Resmi T.C. Personelinin, Türkiyeden siyasi parti ve yetkililerin
karşılanmasında, taraf tutmadan aynı intizamı, saygı ve hürmeti bekliyoruz.
Çünkü T.C. yurtdışındaki devlet görevlileri memurdur. İmzaladıkları memur
aktine yani yeminine göre hareket etmelidirer. Siyasi direktiflerle ayrım
yapma,işgüzarlık yapma, kanun ve anayasal suç işleme hakları yoktur. Bu konuda
zaaf gösterenler suç işlemiş sayılırlar. Kendilerinden bu konuda yasalara
uymalarını bekliyoruz. Eğer bu konuda suç işlerlerse, işledikleri suç
çerçevesinde bunun müeydelerine katlanma durumunda kalacaklardır. Bu duruma
düşmemelidirler. Tarih karşısında sorumlu durumdadırlar. Bu konuda tüm seçmen,
sivil toplumu üyeleri uyanık ve kararlı olmalı ve suç işleyen görevliler
hakkında tutanak tutarak ve belgeliyerek, seçim kurulunun yanı sıra, siyasi
parti temsilcilerine ve biz Hollanda Türkleri Konseyinede elektronik olarak
(sefamyurukel65@gmail.com) bir nüshasını göndermelerini talep ediyoruz.
Yukarıdaki
talebimizin sebebi ise, referendum sonrası; Yurtdışında konu ile ilgili
süreçteki vakalar, gelişmeler ve sonuçlar ile ilgili rapor
hazırlıyacağımızdandır. Rapor, Referandumu yöneten ve denetleyen gerekli ilgili
mercilere ve siyasi parti, medya ve sivil toplum kuruluşları, Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık, Millet Meclisi Başkanlığı ve Milletvekillerine ve bunun dışında
isteyen her kuruma ve kişiye elektronik olarak tarafımızdan gönderilecektir.
İbadet
Yerlerinde ise, Yurdışındaki, özellikle Diyanet camiileri başta olmak üzere,
digger camiler ve Cem Evleri referandumda evet yada hayırcı kesmin karargahı
veya toplantı yeri olarak kullanılmamalıdır. Siyaseti dini mahallerden
arındırmalarına özen göstermelidirler. Diyanet camiileri özellikle resmi
statüsüde dolayısı ile siyasi iktidarın, propaganda, insan ve oy devşirme
merkezleri olmamalıdırlar. Buralardan yandaşlık yaparak otobüs
kaldırmamalıdırlar. Çünkü Diyanete bağlı yerlerin her seferinde kim iktidarsa
ona göre eylim gösterdikleri gözlemlenmiştir. Bu durumdan uzak durulmalı ve
tarafsız olunmalı, siyaset dışı manevi kurum özelliklerini yitirmemelidirler.
Kişiler ise
referendum sırasında aynı şekilde, hakaretten, kışkırtıcılıktan,
saldırganlıktan, fiziki saldırıdan uzak durmalıdır. Nihayet hepimiz aynı Yüce
Türk Milletinin çocuğuyuz. Referandum sonrasındada birlikte aynı havayı
teneffüs edeceğiz. Birlikte sohbet edeceğiz ve Türkiyemizin gelişmesi için çaba
göstereceğiz, bir birimizin suratına bakacağız. Kişilerin, Yüce Milletimize
yakışır olan sağ duyudan uzaklaşmamalarını ve bunu kişisel düzeyde herkesin
yerine getirmesi bizim HTK olarak en önemli talebimizdir.
Biz Hollanda
Türkleri Konseyi olarak, tavrımızı, Millet Hakimiyetine dayanan ve hakimiyeti
bir kişiye terk etmeyen, Parlementer sistemden yana koyuyoruz. Başkanlık
sistemini ve gerekçelerini çağ dışı, uygarlıktan uzak, 2017 yılı Türkiyesine
yakışmayan ve 1920 lerin gerisinde bir sistem olarak görüyoruz.
Bu nedenle
referandumda oy kullanacak tüm Anavatandaki ve Yurtdışındaki T. C.
vatandaşlarına HAYIR OYU kullanmalarını öneriyoruz.
Hollandada
türklerinin, hollandalı yetkililer ve siyasiler ile türk yetkililer ve
siyasiler arasındaki oy avcılığı ve duygu sömürüsü ile ilgili bir gerginliğin
bir parçası olmamalarını öneriyoruz. Her türlü kışkırtıcılıktan uzak
durmalarını önemle öneriyoruz. Her bireyden HTK olarak kesinlikle sandığa gidip
oylarını kullanmalarını talep ediyoruz.
Herkese,
HAYIRLI bir referandum süreci ve sonucu diliyoruz!!
Saygılarımızla
HTK-
Hollanda Türkleri Konseyi Adına,
Sefa
Yürükel, sefamyurukel65@gmail.com (Başkan)
Mustafa
Cingöz, cingöz.mustafa@gmail.com (Başkan Yardımcısı)
Tel.0031
634371012.
Serendip
Altındal