Hangi
sapkın kafanın rüzgâra savurduğu bilinmeyen; ama hukuksal bir tarafı olmadığı
gibi birbirini çizen maddelerle de dolu böylesi bir ucube Anayasa taslağına
bakınca, aklı başında her Âdemoğlunun irkilmemesi mümkün değildir. Acaba
diyorum, yoksa Bahçeli mi ruhunda gizlediği Şeytana karalattı bu uçuk ve
aptalca taslağı diye soruyorum da kendime.
Oldubittiyle Meclisten alelacele
geçirilen taslağın kaçık maddelerine bakılınca da dejenere bir ruhun bu soğuk
esprisi, bir Mafya tokadı gibi çarpıyor adamın suratına. Yoksa şaka mı bu, diye
de düşünüyor insan elinde olmadan. Asgari müştereklerde bile kabulü olmayan,
buna rağmen azami müştereklerde anlaşmaya zorlayan böyle bir tasarının, ülkemi
ancak salt bir Mafya cennetine dönüştüreceğinin, sıradan bir vatandaş olarak ve
kimseden yardım almadan yine de bilincine varabiliyorum.
Ve kendi adıma da çok iyi teşhis
edebiliyorum ki sadece referandum böyle bir geçiş döneminin realize
edilebilmesinin önünü alabilecek tek araç olacaktır. Diğer sıradan
vatandaşlarıma da zorunlu olarak, gözlerini dört açmalarını, milli
müktesebatlarının her şeyin üstünde olduğunu, bunu pekiştirenin de Anayasamızın
asla değiştirilemez ilk dört maddesi olduğunu, önemle ve özenle bilhassa belirtmek
istiyorum.
Milli
Müktesebatımızın ilelebet muhafaza edilebilmesinin tek yolunun da, tam bağımsız,
Kuvayı milliye ruhu taşıyan milli bir Atatürk Meclisi olduğunu, kendilerinin ise
yüce Türkiye Cumhuriyetinin Türk vatandaş kimliği sahibi bireyleri olduğunu,
biran bile akıllarından çıkarmamaları gerektiğini ve bu bağlamda da onlara, tahrik
ve iğfal edici yalanlara kanmamalarını, muhaliflerin oyunlarına asla gelmemelerini
tavsiye etmek zorunda olduğumu da hissediyorum.
ABD
Trumph ile yeni bir siyasa arasında veya klasik Amerikancı siyasetin
marjinalleşmesi aşamasındadır. Nitekim Federasyonlarda ilk çatlaklar belirmeye,
federatif birlik giderek alarm vermeye de başlamıştır. Daha önceleri de defalarca
yazdığım gibi ABD’nin gelecekteki günahlarının da sorumluluğunu taşımak
istemeyen Federasyonları, ayrılık temayülleri göstermeye ister istemez
başlayacaklardı esasen. Bayraklarında acaba yıldız kalacak mı, yakın zaman,
özellikle de Trumph geleceği, bunu da bize gösterecektir nasılsa.
Yeni bir Dünya harbi arifesinde bize
bakıyorum da, milletçe kandırık olmuşuz. Hala aynı havadan gidiyoruz. Kıçı
sıkışan ben kandırıldım diyor. Yani bu bir özür dilemek mi oluyor şimdilerde. Menfaat
aslında egodur. Bebek bile egoyla doğar. Doğuşundan itibaren anasının memesini
araştıran bebeğinize empati oluşturun, sizde anlarsınız.
Yani ego her canlının ki buna
bahçemdeki ayrıkotu da dâhil olmak üzere – ki bırakın vatanımı, bahçem kuruduğu
zaman onu bile arıyorum - ayrılmaz bütünüdür. Egosunun ihtiyaçlarını ya da
ihtiraslarını eksiksiz yerine getiren, bir ifadeyle akıllıymış. Oysa ona akıllı
denmez. Akıl farklı bir şeydir, ahlak, adalet ve mantıkla özdeştir. Zaman ve
tecrübeyle gelişir, anlam kazanır, sahibini yüceltir. Akıllarıyla yücelmiş
kişileri analiz edince, onlarda egolarının asla ön planda olmadığını, şaşılacak
bir isabetle hemen fark ederiz.
O halde benmerkezinin doğrultusunu,
yaşam felsefesi yapmış, ‘BENDEN SONRA TUFAN’ diyen birisine, şimdi nasıl akıllı
diyebilirsiniz? Her Dinde kötülük sembolü olarak var olan Şeytan, gerçekte
egonun sembolüdür. Ve doğuştan itibaren var olan egoya, yani ilkel akla işaret
eder. Dolayısıyla Şeytana da akıllı denemez aslında. Tıpkı kafası sadece meluna,
menfura, şirke çalışana da denemeyeceği gibi. 7X24 aldatıp durun kendinizi; ama
düşün bu milletin yakasından. Hz. Muhammed tabiriyle de; sizler biatkârsınız,
imankâr değil. Çatlak kerestenizden çatı bile onarılamaz. Sizin kuşunuz dahi bu
millete ötmez.
Rusya Suriye de Kürt özerkliği
istiyor diye tu kaka mı oldu şimdi. İster ister sen kendine bak. Senden de
neler istiyorlar, her isteneni verirsen sana ne kalır ki. Hani meşhur laf
vardır, “ha sana, ha bana ….m kaldı Hasan’a”. Suriye başka, Türkiye başkadır.
Yüz yıl geleneği çok partili Demokratik Cumhuriyet sistemi ve Anayasasıyla
halvet olmuş bir Türkiye ile bir Arap Otokrasisini, nasıl aynı kefeye koyarsın.
Onlar henüz deneme, yanılma ve ümmet dönemindeler. Yani onlarda henüz ne eksen
biçersin.
Karşında ümmet ilkelini aşmış koskoca
bağımsız Kemalist Türkiye Cumhuriyeti var. Akıllı ol da bunu bütün ilke ve erdemiyle
muhafaza etmeye bak sen. Bak ki kimse senden, sen vermedikçe zorla bir çöp bile
alamasın. İşte herifler sizleri kullanarak boşuna mı yüz yılın kültürünü aşağı
çekerek, aradaki farkı yok etmeye çalışıyorlar sanıyorsun. Yani sen de onlarla aynı
seviyede, aynı masaya yatasın ki sen de aynı sırtlanlara meze olasın. Akıllı ol
da öyle olma! Ya da yok ol! Keyfin bilir! Ama Türk Milletiyle olmaz o
düşündüğün.
Hele de Atatürk gibi bir
insanüstünden kutsal bir emanet almışsan. Akıllı olacak, onu ebediyen muhafaza
edecek, ite, bite, meluna, çakala harcatmayacaksın. Adam sizlerden oluşan bir
ümmeti, Ortadoğu adlı cadı kazanının dibinden çekip, Cumhuriyet şemsiyesinin
milli güvencesi altında, özgün bir ulus millete dönüştürdü. Yine de o kazanın
dibine yatmak istiyorsanız, layığınızı sizde bulacaksınız nasıl olsa.
Burası Ortadoğu’dur bugünden yarına
kimin ne olacağı hiç bilinmez. Sen ki tarihin eblehe verdiği ve bir daha da
vermeyeceği bir şans olan Atatürk ve onun mirasını mı reddediyorsun? Unutma ki
senin de yaşam saatin bir gün duracaktır.
İnsanoğlu ölmekten değil; ama nasıl öleceğinden korkar aslında. Bir
yatağında mışıl mışıl yarı uykuda, ailesiyle vedalaşarak ayrılmak var. Bir de
bazı sapsız, yüzkarası Derebeyleri gibi sokaklarda çuval döküntüleri halinde,
dağılarak, reziline ve definsiz çukura atılmak var.
Yani
donsuz doğdun, öyle de gideceksin. Çünkü sende bir gün o tellağın önüne çıplak
ve cansız bedeninle yatırılacaksın. Vasiyetin bile olsa, yine de adam seni
bildiği gibi evirip, çevirip, biçimine göre de ovalayacaktır. Hele bir de
FETÖ’cüyse yaptı Allah işini artık. Çünkü tarih sizin kafalar için hep bir tekerrür
olmuştur, öyle de kalacaktır. Zira ne hazindir ki o fasit dairenin dışına
çıkacak yetiniz ve yeteneğiniz yoktur.
Bak
çevrendeki modası geçmiş, kalkınmış Batı da ise kemikleri bile kalmamış lider
bozuntularına, belki ne dediğimi daha iyi anlarsın. Sizler geçmişinize mum
tutmaya çalışıyorsunuz. Oysa ötekilerin güneş hep önlerini aydınlatıyor ve ona
doğru gidiyorlar. Arkalarında bıraktıkları karanlık ise, yeni çıkmaz sokaklara
sapmamaları, tuzaklara, kör kuyulara düşmemeleri için muhteşem bir eğitim oluyor
sadece. Ah keşke biraz bir şeyler öğrenebilseydiniz o yüce Atatürk’ten. Yine de
geri kazanım şansınızı kullanmak isterseniz, NUTUK ile ama anlamak üzere
okuyarak başlayın o zaman.
Yani
neresinden bakarsan bak; ama önce bu gözlükle bakman gerekiyor kendi habitatına
ve çevrende ki o bitmez ego kavgasının tarih boyunca komplo bazlı yaşam
öyküsüne, arkadaş. İnanırsın veya inanmazsın; ama bil ki dediklerimi sonunda,
aynen sende yaşarsın…
Serendip Altındal