Tayyiplerden
kurtulsa da Muttalipleri getirir yine başına bu illet. Bu illetten kurtulmak
ise etle tırnağı ayırmak demektir ki o hiç olmaz. O halde hem illeti yeniden millet
yaparak hem de milli egemenliğe ulaştırabilmenin tek yolunun, doğru eğitim
olduğu kendiliğinden anlaşıldığına göre; bunun en kısa vadede gerçekleşebilmesi
için de önce ABD vampiri ile bütün köprülerin atılması gerekmektedir.
Ya geriye kalan AB’li diğer
vampirler mi? Onları fazla ciddiye almaya gerek kalmaz. Çünkü onlar da kendi
selametleri adına doğru yolu bulacak ve önce de bir milli kimliği olan Dünya
insanı olduklarını tekrar anımsayacaklardır nasıl olsa. Bu vesileyle İngiltere
yine hepsinden önce ulusal varlığını ve milli parasını, EURO batağında
boğulmadan, zararsız veya asgari zararla kurtarmak zorunda olduğunu hemen
anlamış ve doğru hamleyi de yapmıştır.
Sembolik
Krallık ise Kraliçelerinin sonuyla birlikte tarih olacaktır kendileri için de mutlaka.
Şimdi artık diğerleri sıradadır. Dikkat edilirse ‘Türklerin adaylığı bahane
oldu’ varsayımını ciddiye bile almıyorum. Çünkü bunun zerre kadar kıymeti
harbiyesi yoktur bizim için, unutun gitsin.
AB de bunlar olurken, bizim
millileşmemizin önündeki tek engelin aslında ABD duvarı olduğunu biliyoruz.
Duvara dikkatli bakmaya bile gerek kalmadan hemen görülüyor ki o duvar da artık
boydan boya çatlamış ve çatırdamaya da başlamıştır. Onarmaya çalışarak abesle
iştigal etmek yerine, kuvvetli bir uçan tekme ile yerle bir etmek, inanın en
sağlıklı yöntemdir. Ondan sonra da enkazı kaldırıp çevreyi yeniden tanzim etmek,
çocuk oyuncağı olacaktır artık.
Sonrasında Doğu ve Batıda ki bütün
canlar yeni bir Dünya Birliği (DB) altında yine
kendi özerk milli varlıklarını temsilen birleşir ve ortak insanlık erdemi adına
tarafsız kararlar alarak, dünya sulhunu yeniden sağlayabilirler. Yani bunun
için de ilk şart olarak, tüm menfaatçi, art niyetli emperyalist katmanların
yeni Dünya Birliğinden tasfiye edilmiş olmaları gerekmektedir. İşte ancak ondan
sonra bütün taşlar yerlerine oturur ve dünya huzuru geri gelir.
Yukarıda
formüle etmeye çalıştığım, aslında en akılcı ve hümanist çözümdür. Yoksa
Dünyanın %75 kadarı yerle bir olmadan, taşlar – ki taş kalmışsa tabii –
yerlerine oturamayacaklardır biline. Özellikle iddialı devletlerin ulusalcılık
bağlamında, topuklarına kadar da silahlandığına bakılırsa; bundan başka bir
çıkış yolu olduğunu gören, duyan, bilen varsa dinlemeye hazırız kuşkusuz.
ABD
milleti kendi yönetimleri ve para babaları tarafından kurulduğundan beri devamlı
soyulmaktadır. Bakalım ne zaman açacaklar gözlerini. Oysa biz hiç olmazsa 12
yıldır AKP çetesi tarafından yontulmaktayız ve bunun da farkındayız. Ve bu
bilgimizi de ancak 50’lere kadar devam edebilen milli eğitimimize borçluyuz. Ne
var ki Marshall eğitimiyle başlayan dönemden itibaren, şimdi elimizde kalanı da
bütün bütün yok etmeye çalışıyorlar.
Tıpkı
Amerikan toplumunu başından beri burjuva eğitimiyle salaklaştırdıkları gibi,
dolayısıyla da eşyanın tabiatına uygun olarak Amerikalı, yaklaşık 350 yıldır soyulduğunun
hala farkında değil. Birde kendimize illet diyoruz. Aslında illetin beteri de
varmış bu dünyada. Kendimize de fazla haksızlık etmeyelim o zaman.
Bizdekiler Türk Ulusunu bitirmeye
kafa yorarken, dış dünyada ulusalcılık aldı
başını gidiyor. Sen bunlara ne diyorsun bakalım Tayyip Erdoğan. Bir danışıver
istersen hepsi birbirinden akil(!) danışmanlarına. Aslında pek senaryo
ezberleyerek film çevirmeye de benzemiyor herhalde bu işler anlaşıldığına göre,
ne dersin.
Milyarlarca insan ölüyor, o kadarı
da doğuyor bu dünyada; ama gelişe de gidişe de tek yolu olan diyarlardan gelen
de giden de öncesini ve sonrasını anlatamadı hiç şimdiye kadar. Bize dünyalı
diyorlar ve hayatta olduğumuz kadar da bu dünyalıyız. Çünkü quantlarımıza
(tanrı maddeleri) ayrıştıktan sonra artık evrenli olacağız, dünyalı değil. Yani
Cennetin ve cehenneminde bu dünyadadır. Huysuzluğun âlemi yok, mundar gitme, gitmeden
son aklını kullan da o da imana geldi desinler arkandan. Arkada bırakacaklarına
faydası olur da belki hayır dualarını alırsın.
Ülkemde nahak yere gencecik
çocuklarımızın ışıklarını söndüren, günahsız yetimlerini ve diğer aile
bireylerini yaşlı gözlerle arkalarından baktıran ne kadar şerefsiz varsa;
başından kıçına kadar hepsinin Allah’ını parantezle sorguluyorum.
Rahmetli Yaşar Hoca da artık yaşamıyor ki ne demek istediğimi sorasınız. O size
anlayacağınız dille izah ederdi kuşkusuz. Ben yapmaya kalksam onun gibi
beceremem ve kuvvetle muhtemel ki aklınız almaz yanlış da anlarsınız. En iyisi
böyle kalsın.
Güzelim ormanlarımız yanmaya devam
ediyor. Doymak bilmez rantçıların ihtirasları sürdükçe de yanmaya devam
edecektir. Kafaları yere düşmeden de o kör olası ihtirasları son
bulmayacağından, ormanlarımızın hepsi beton mezarlara dönüşmeden beyzadelere
acilen bir milli kolaylık düşünmek
gerekmektedir.
Başımızdaki kana susamış, gözü
doymaz harami çetesi, her yönden ve her koldan milli değerlerimize saldırmaya,
onları talan etmeye devam ediyor. Bütün milli değerlerin ve müktesebatın yeniden
toplum değerleri haline gelebilmesi için bir neslin feda edilerek, gelecek
nesillerin en azından Köy Enstitüleri seviyesinde al baştan eğitilmeleri
gerekiyor ki, bu olguya yeni Türk Mucizesi denebilsin.
Bunun için de, başta ABD ile olan
bütün göbek bağlarımızı bir bir kesmemiz gerekmektedir. Sonra da Doğu cephemize
dönerek kucağımızı açmak, en candan tavrımızı kuşanmak ve bakış açımızı
değiştirmekten başka da bir çözüm olasılığımız yoktur, Türkiye Cumhuriyetimizin
müktesebatı adına. Yani anlayacağınız, Atlantik Paktına derhal tekmeyi
basmalıyız daha fazla da kan kaybetmeden. Bakın o zaman işler bir anda nasıl
değişecek, karanlığımız nasıl aydınlanıverecektir, şaşacaksınız.
AB’nin lider
Devletlerinden olan İngiltere, şayet AB içinde bile milli bağımsızlığını
yeniden ilan etme zorunluluğunda ise ve bunu da yapıyorsa, bizim bunu en az
dört defa yapmamız gerekmez mi???
Van minit jeneriği ile açılış
sahnesi başlayan ve Erdoğan’ın baş aktörü olduğu Amerikan/İsrail yapımı filmin
The End’i, İsrail anlaşmasıyla bir anda filmi karartıverdi. Vatana millete
hayırlı olsun. Biz ABD ile bütün köprüleri atalım derken, sonunda döndürüp
dolaştırıp bizi İsrail ile şimdi de paylaşımlı kullanacağımız o bildik kucağa
tekrar mı oturtacaklar yani. Ne lahana turşusu, ne perhiz o zaman.
Yoksa İsrail/Türkiye/ABD saç ayaklı
yeni bir Dünya tasarımı mı planlanıyor; malum Anadolu’ya hâkim olan dünyaya da
hükmeder teamülü ile. Şimdi de yine zamana oynamak adına, böyle mi uyutmaya
hazırlanıyorlar acaba bizim saftirik illeti…
Serendip Altındal