12 Ekim 2015 Pazartesi

RUSYA'YA SEVGİLERLE..

            Kuru lafları arkaya iterek, önce olmazsa olmaz ihtiyaçlar listesiyle başlayalım isterseniz:

1) %10 barajı acilen düşürülerek, seçim öncesi meclisin MİLLİ HÜKÜMET yolu mutlaka ve derhal açılmalıdır.

2) ABD, AB Gladyosu ile buna NATO da dâhil, tek yönlü ve aleyhimize oluşan bütün köprüler acilen atılmalıdır.

3) Aslında kader birliği içinde olduğumuz, Asya Bloğu ile acilen ve tam bir ittifak yapılarak kendilerinden, öncelikle de açık veren ordu envanterimiz, milli silah sanayiimiz kendi ihtiyaçlarımızı sağlayıncaya kadar, mutlaka tamamlanmalıdır.

4) Kardeş Rusya ile özel ve yeni bir destansı İstiklal ittifakı yapılmalı, öncelikle de Suriye politikasına tam destekle, yanında olduğumuz deklare edilmelidir. 

5) Yukardaki maddelere bir şekilde engel olabilecek Beştepe’de ki Beyaz Saray otoritesi, geçiş hükümeti tarafından mutlak yok sayılmalıdır.


Tarifsiz acılar yaşadığımız Ankara’da ki insanlık trajedisi bağlamında, daha da bir önem kazanan yukarıda ki geçiş programıyla; öncelikleri yoğunlaşan ihtiyaçlarımızı sıraladım. İçinde bulunduğumuz ve gün be gün kararan durum şartlarında, MİLLİ HÜKÜMET kurma mecburiyetimizin daha da artan önemi,  herhalde artık en taş kafalarımızın da içinde yer almaya başlamıştır umuduyla, bu bölümü noktalayalım.


Düşman birdir ve tektir. Milli Müktesebatımızın karşısındaki güçlerin başında ABD&AB Gladyosu vardır diyerek, tekrarı bir daha tekrarlayalım. İsrail’i de bu güçlerin arasına neden sokmadığımıza gelince; öncelikle de ABD lobisi şayet arkasında olmazsa, Israil tehdit olmaktan çıkar. Çünkü kendi başına kalırsa, aynı kafayla Ortadoğu’da taret bile alamayacağını da iyi bilir.

O halde ciddi olarak uzlaşarak, yoğunlaşacağımız hedef belli ve çok açıktır. Öncelikle de bu hedefle olan bağımlıklarımızı tamamen sıfırlamak zorunda olduğumuz da itirazsız kabul edilmelidir. Çünkü üstümüzdeki ekonomik kontrolleri şayet kendi ellerinde patlarsa, bizi tekrar kafaya almak üzere derhal ciddiye alacaklar, bu defa da onlar kapımızı aşındıracaklardır nasıl olsa, hiiç kuşkunuz olmasın. Ne ki maymunun gözü artık açıldığından, bu defa tufaya gelinmeyerek, bizden sadece nasihat alacakları da kesindir…


Çaresizliğinden, şimdilerde varını yoğunu artık ülkemizdeki terör ve dolaylı bir iç harbe hasreden ABD mafyası, sadece kendi ulusal güvenlik birimleri (CIA, NSA vs.) tarafından özel olarak imal edilen laboratuvar ürünü insan/bombalarla – ki preparatlar ve çeşitli kimyasallarla ölüme ve öldürmeye şartlandırılarak, robotlaştırılmış insanlar -, başkent Ankara da bu vahşet gerçekleştirildi büyük olasılıkla.

Bu insan-robotların tam da terör ve savaş karşıtı nedenli bir miting de ortaya çıkması ve ABD’nin bitti denilen BOP senaryosuyla da örtüşüyor olması, hayli manidardı. Acaba BOP, Arap Baharı yaftası altında, sadece Türkiye’miz için yaratılmış küreselci bir tertip miydi gerçekte? Öyleyse, anakentlerimizde yeni olaylara da hazırlıklı olmalıyız. Ve bizi teyit edercesine, olayın ertesi günü hiç vakit kaybetmeyen, Kirby denen ABD asker bozuntusunun Türkiye’ye verdiği ültimatom nitelikli; “PKK açılımına geri dön” mesajını da, bu olayın üstüne nasıl yorumlardınız pekiyi.

Ayrıca olayın hemen arkasından, Kandilden sarkan ve ” şayet güvenlik sağlanırsa, PKK silah bırakır” mealinde ikinci bir gözdağı olan beyanı, sanki bunun bir teyidiydi. Ayrıca olayın anahtarı da Demirtaş’ın “bu güçlerin her şeyi yapmaya hazır ve muktedir oldukları” benzer ifadesinde asılıydı sanki. Yani farkındaysanız, olayın üstüne Kirby’nin ki de dâhil olmak üzere, üst üste dört tane gözdağı birden verildi bize. Daha suçlu mu arıyorsunuz? Netice itibarıyla iyi bilsinler ki, korkan biz değil kendileridir aslında. Ve korkularının da ecellerine faydası olmayacaktır.

Başkentte patlatılan bombalar ve yapılan vahşi katliamla Türkiye Cumhuriyetine, tam da PKK ile yoğunlaştığımız bu günlerde gözdağı vermeye kalkmak, şüphesiz Ortadoğu da kendi resmini çizmek isteyen ABD ve hempalarının işine yarardı ilk önce. Ama bu tedhiş olayı bu kadar basit de alınmamalıdır. Çünkü şayet seçimleri erteleyecek ve iç harp kokulu bir kaotik durum ortaya çıkarsa, bu durumdan Erdoğan ve göbek bağlı yandaşlarının dışında kalan, pislik bulaşmamış AKP’lileri tenzih edersek, geriye kalanların da nasipleneceğini söylemek yanlış olmaz. Her şeye rağmen, ne yapsalar Türk ile Kürt’ü karşı karşıya getiremezler, çünkü ikisinin de genetik postu birdir aslında.

Katliamdan sonra yapılan konuşmada; “Polemik yapmıyorum; ama bunlar yaşanmazdı, CHP ve MHP’ye koalisyon teklif ettik kabul etmediler” söylemiyle polemiğin dik alasını yapan Davutoğlu. İki partinin de ortak koalisyon şartlarını neden kabul etmediğine veya saray korkusuyla edemediğine(!) nedense hiç değinmiyordu. Oysa kendisine sorulması gereken sorular vardı. “Kılıçdaroğlu, Başbakanlığı bile size bırakırken, ülkeyi soyanlardan hesap sorulacak prensiplerinden taviz vermeyiz demesi mi, dokundu acaba size” diye sorulmalıydı mesela kendisine.


Dönüp bir bakın çevrenize, çoluk, çocuk yaşam savaşı veren mültecilerle dolu. Bir zamanlar ve yüzlerce yıl bizim tebaamızdı onlar. Şüphesiz bizim de sorumluluğumuz var bugünkü sefaletlerinde. Ortadoğu milletlerinin kaderi elbette çöl haramileri ile dağ eşkıyaları ikileminde heder olmak değildir. O halde biran önce Rusya’nın safında yer almalı ve olması gereken düzeni yeniden sağlamalıyız. Öyleyse yine kolları sıvayalım Emmioğullarım, haydin bakalım.

Oysa Salip aynı Salip bir farkla ki, bu defa eşkıya kılığındadır. Onları dört defa göğüsleyip topraklarımızdan def etmedik mi? Bir beşinci defa neden olmasın. Ayrıca ezmeye çalıştıkları şerefli Türk kimliğimizi de, tekrar suratlarına çarpmamız için fevkalade bir fırsattır, Ruslarla aynı cephede olmak. Çünkü bugünkü mevcudiyetlerini, iki devlet birbirine borçludur da aynı zamanda. O halde zaman şimdi ahde vefa zamanıdır yine.

Yeter ki Türk çocuklarının önü açılsın. Kendi vatanımızda, kendi evlatlarımızı neden Nobel adayları olarak yetiştirmeyelim. Neden milli eğitim eskiden olduğu gibi ücretsiz ve bütün vatandaşlarımıza açık olmasın. Yeni Aziz’ler bizatihi neden kendi vatanlarında yetişmesin, önce de kendi vatanlarını ihya etmesinler ki. İşte bu bağlamda büyük fırsat yine önünüzdedir. 1 Kasım’a az kaldı. Şimdi iyi bilin ki, AKP gibi kimliksizleri başınıza yine iktidar yaparsanız, yukarıda bahsedilen yüceliklere ancak dürbün kurar ve yokluğunuzu yaşamaya devam edersiniz…


“Geçici seçim Hükümeti Başkanıyım, AKP’yi temsil etmiyorum” diyebilen bir Davutoğlu, o halde derhal OHAL ilan edip hükümeti ile birlikte istifa etmiyorsa, bunun iki nedeni vardır herhalde;
1) Siz bakmayın timsah gözyaşlarına, vicdan taşımıyordur aslında.
2) Olacak olanlardan haberi vardır büyük olasılıkla da(!)…

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder