8 Ekim 2015 Perşembe

BİDAT MAHLUKATI..

           “Emeklilere yüz Lira vereceğiz deyince, bize hemen kaynağı nereden bulacaksınız diye soruyorlar. Kaynak halktır” diyor Davutoğlu. Derken de partisinin arkada gizlenen hinliğini, safça ortaya koymuş oluyor. Tabii soracaklar, çünkü soranlar dürüst, hesap adamlarıdır. Hesaplarını açıkça ortaya dökerek ve diğer yanda halka yük olmadan, yani kaş yaparken göz çıkarmadan, plan dâhilinde yaparlar yapacaklarını da ondan. Yani soranlar, halktan geri almadan verecek olanlardır.

Onlar sizler gibi “al Allah’ım ıslah et” kabilinden, bidat vesayetçisi adamlar değiller ki. Çünkü sorarken de, sizin öz kaynağınızın aslında halk olduğunu ve nasıl olsa hep yaptığınız gibi dolaylı vergilerle, ödediğinizi, misliyle de geri alacağınızı biliyorlardır elbette. Yani emekliye de, asgari ücretliye de vaat ettiğiniz zamları, yine kendi ceplerinden ödeteceksiniz. Adam kandırmayı bırakın. Her ne kadar yüzünüz kızarmıyorsa da, biraz utanmanız olsun bari. Veya da özetle; Allah ıslah etsin sizleri, ne diyelim…


AB, Erdoğan Türkiye’sine, yakında mültecileri kakalayacak diye daha önce de yazmıştım. Burayı tıklarsanız şimdi günün o gün olduğunu da anlarsınız. Okuyacağınız Amerikan kaynaklı haberde, bu bağlamda yeni fantezilere köprü kuracağınız da kesindir. Ve Batı perspektifiyle Erdoğan’a şimdi neden daha fazla ihtiyaçları olduğu da kendiliğinden anlaşılacaktır. Hele de biraz musluğu açınca, Erdoğanların nasıl havuza balıklama dalacağının da bilincindedirler nasıl olsa.

Ayrıca, başımızda ki bu uğursuz AKP iktidarı yüzünden, derdin biri bitmeden diğeriyle tanıştığımız güncelimizde; şimdi bir de Rusya’ya karşı kullanmak üzere Batının ısrarla kaşıdığı sınır meselesine de şayet alet olup, başımıza giderayak olası bir dert daha sararsa; iyi bilinsin ki, Erdoğan ilk önce harcanan olacaktır. Vaktiyle Hitler’i Rusya’ya karşı kullanan ABD, şimdi de Erdoğan’ı aynı minvalde beslemeye kalkıyorsa, Türkiye’nin Almanya, Türk insanının da Alman olmadığını asla unutmamalıdır. Çünkü özgün Türkler, başkasının namusu için değil, ancak bizatihen kendi namusları ve müktesebatları için silaha sarılırlar.

Erdoğan’ın acil AB turlarının arkasında, hanımının Belçika’da, içinde alışveriş yaptığı lüks dükkânla birlikte koca caddeyi bile kapatma rahatlığını, acaba bizler neye borçluyuz. Asırlık Cumhuriyet tarihimizde ilk defa ve peş peşe karşılaştığımız bu UCUBE işlerin, sizce de açıklaması ne olabilir acaba. Ne diyelim, ne yazalım ki daha, hepsi de aynı çıkmaz sokakta dar açılar oluşturuyor. Kahve falları bile bozuk, adamlar umutsuz vaka. Elle tutulur hiç bir yanları da yok ki. Ayrıca anlayamadığım, aralarında nispeten aklı başında intiba bırakanların bile, nasıl olup da hala bu kadar ağır bir gaflet uykusu içinde olabildikleridir. Bu hale gelsinler diye acaba ne yutturulmuştur(!) bu adamlara, bir fikriniz var mı? Yoksa mecliste bir saatlik uyku için 3500 Tl alan mübareklerin esası bu mudur?


Ve bizim bir ayağı sarayda ki namdar aileye gelirsek; daha önceden de beklediğimiz gibi, ilk önce küçüklerin yavaş yavaş Türkiye sahnesini terke hazırlandıkları görülüyor. Yakında baba da arkalarından topuklarsa hiç şaşırmamak gerekecektir. Ee ne yapsaydılar, devran dönüyor artık. Bütün emsalleri gibi onlarda sıraya girmek zorundadırlar kuşkusuz. Ve bu da asla bir tarihi tekerrür olmaz; ama evren kanunları kapsamında, sonsuz zaman-mekân ve sebep-sonuç ilişkileri diyalektiğine uygun, spiral helozonik bir devinim olur sadece.


AKP’liler Ahmet Hakan’ı dövdürtmek için kelle başına 25.000 Tl vermişler deniyor. Aslında çok para, oysa bir 50 kağıda bile uçan tekme atacak çok adam bulurlardı işsiz yandaş lokallerinde. Bir gariban Ahmet Hakanı haklamak nedir ki. Nasıl olsa tereyağından kıl çeker gibi de alacaklardı polisin elinden yapanları. Demek ki öyle pro. Örgütleri filan da yokmuş gariplerin(!). Vah vah bak görüyor musun acıdım şimdi onlara, çok da hafifmişler(!) doğrusu.

Ne ki başlarda bir hayli ansız ve dengesiz olan Hakan, şimdi aklın yolunu buldu da, en azından bazı çevrelerin kafalarına, güncel AKP gerçeğini taş gibi vurdu. Bu da özellikle de gözleri kapalı AKP seçmenlerine, iyi bir öğreti oldu aslında. Umarım birileri kendi geleceklerini de görmüşlerdir bu resimde.

Sonuçta Ahmet Hakan için biraz acılı olmuş olsa da, diğer taraftan sayısız kitap, makale yazsaydı bile, kitleler için bu kadar öğretici olamazdı. Yani aslında kazançlıdır ve kendisi de tarihe geçmiş oldu neticede. Orhan Pamuk bile aldıktan sonra, Nobel’e veya yılın gazeteciliğine de neden aday olmasın ki…

                                                                      Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder