Siz
Fethullah'ın kafasız olduğunu mu sandınız. Evelallah Cinine bile pabucunu ters
giydirir bizim İmam Efendi. Tavsiyelere ihtiyacı olmadan da biliyordur elbette
ne yapılması gerektiğini. Erdoğan'la kayıkçı kavgasını sürdürmekteki ısrarının
da, mutlaka bir nedeni vardır.
İsim vermek istemiyorum, çünkü onlar
da bizim cephenin askerleridir neticede; ama bazı yazarlarımız hocaya akıl
vermeye kalkıyor: "AKP gerçeğini hepimizden fazla bildiğin halde, havaya
Arapça küfredip duruyorsun; oysa sahne arkadaşının külliyesini, belge ve somut
delillerle ortaya döksen, Tayyip Erdoğan hükümetini amuda bile dikersin", mealinde
tavsiyelerde bulunuyorlar. Tutarlı da aslında.
İyi de Pensilvanya tutsağı,
şimdilerde acınacak durumdaki emir kulu, eli mahkûm çaresiz garip(!) bu
söylediğinizi nasıl yapabilsin. Çünkü adı geçen Hoca namdar, ABD'nin kendisine
biçtiği misyonu gereği; işine gelmese de, bağrına taş bassa da, Erdoğan'ı
sonuna - ki en azından açılım perdesi ininceye - kadar koruması gerektiğini de,
ne yazık ki hepimizden iyi biliyor.
Kendisinin de aslında bin defa, hem
de çoktan uygulamaya koyacağı bu tavsiyeyi şayet şimdi, henüz son perde inmeden
- yani Kürdi federasyon ve akabinde de yumuşak İslami yeni Osmanlı Başkanlığı
paketi açılmadan - tutmaya kalkarak, ABD'nin planlarını bozarsa; CIA’nin hemen
kendisini derdest edip Erdoğan'a çerez yapılmak üzere, memlekete postalayacağını
da çok iyi biliyor. Çünkü ABD için Erdoğan değil - ki nasıl olsa misyonu
tamamlandığında ipini çekecektir - misyonunu başarıyla bitirmesi önem ve
öncelik taşımaktadır.
Ve ilerde işler plana uygun
sonuçlanırsa, yani Rus Matruşka bebeklerini bile utandıran ABD kumpas
paket(leri) peş peşe açıldığında, büyük olasılıkla da Mehdi gibi Türkiye'ye
gökyüzünden inmeyi - birinin İran'a indiği EMSALDE - planlıyor. O yüzden şimdi
bu seriden tavsiyeleri düşünmeye bile kalkamaz. Hem de bunları düşünmesi,
eşyanın tabiatına aykırı olur. Her şey bir yana; ama ne ki, aslında ders
çıkarılması gereken uluslararası bir ortaoyunu oynanmaktadır ülkemizde.
Dünkü cemaatçiler ile bugünkü
yandaşlar aynı kulvarda koşmaktadırlar aslında. Sonuçta müşterek kaderle son
bulacak bu yurdum insanı trajedisi, kendi onurlu geleceğini elinin tersiyle
iten ve aynı bağlamda karanlık, kokuşmuş menfaatlere bu kadar çabuk malzeme
olan insan kaynağımızın da ilkelliğini, bağnazlığını, aymazlığı ve cehalet
çaresizliğini, ne yazık ki tartışılmaz bir doğruyla ortaya koyuyor. Bence bu
yaşananlardan çıkarılacak en önemli öğreti de bu gerçek olacaktır, gelecek
nesillerimiz için.
Şimdi bizim de bu neviden tavsiye
sahiplerine ise tavsiyemiz; biraz da bu perspektiften ilgili konuya bakmaları
olacaktır. Çünkü kafası daha fazla karıştırılmadan ve en kısa yoldan
aydınlanması, özetle de tehlike altındaki kimliğinin kurtulması gereken, önce
bizim milletimizdir. Komşunun tavuğu değil. Hem ayrıca, sizlerin de cemaat
aidiyetinizin olup, olmadığı düşüncesinin akla gelebileceği tehlikesi de
mevcuttur kardeşler. Öyle ya sonuçta biz, hıyanet içindeki bu MİLLİ müktesebat
düşmanlarımızın, ikisine de karşı değil miyiz veya ikisi de misakı
MİLLİYEMİZİN, dolayısı ile de hepimizin düşmanı değiller mi???
Şimdi burada son sözü birlikte söyleyerek; 2014 yılı ile bizar eden 12
yıllık karanlık bir döneme son noktayı, tek yürek ve yumrukla koyuyoruz artık.
2015 yılının,
beklentilerinizin üstünde ve içinde, Türk'ten korktuğu kadar Allahtan korkmayan
Batıyı da ısıtacak, yüce Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti güneşinin ebediyen
ışıldayacağı, aydınlık bir geleceğin kapısını açan mutluluklar yılı olmasını,
en kalbi dileklerimle milletime ve ayrıca tüm okurlarıma temenni ediyorum...